05/05/2009

Chanel no.5 - Orient Express

Dergide bugun yayinlanacagini okudugumdan beri, bekliyordum merakla.

Begeni sirama gore: ISTANBUL - Jean Pierre Jeunet - Chanel no.5 - Audrey Tautou

15/02/2009

Computerji* I'm back!



Tek isteklerimden biri bu filmin Oscar'i kazanmasi. Lutfen!!!

* Mr.Computer

06/10/2008

Made in Sweden

Pazarlama dehasi mi demeli bu anlamsiz yuzuklere? Tanismamiz uzaktan, supermarketin kasa kuyrugunun bir hayli uzun olmasindan kaynaklandi. Yoksa anahtarliklar, araba kokulari, ciklet ve bilumum "temptation" urun arasindan dikkatimi cekmeyecekti kendisi. Pazar gunleri acik mahallenin tek supermarketi olmasindan oturu, herkes hucum etmis, kuyruk uzayip gitmis. Sikintidan saga sola bakinirken,ihtiyacim olmayan voodoo bozmasi cep telefonu susune takilip kalmak uzereyken, yanda tum hasmetiyle duruyor singelring.


" There are engagement rings and wedding rings, but there was no such thing as a ring for single men and women. Why not? If anyone needs to signal one’s civil status, it’s a Single. "

sloganiyla pazarlanmaya calisilinan bu iskandinav urununu ister yuzuk, isterseniz kolye seklinde kullanabiliyorsunuz. Yuzugun icerisinde yer alan seri numarasi sayesinde 20nin uzerinde ulkede uyesi olan bu komunitede kendinize yer edinebilirsiniz, elmanin bir diger yarisini bu yuzuk yardimiyla (!!) bulabilirsiniz.

Hatta isin suyunu cikarma amacli, minik puppynizin tasmasini da ayni siteden tedarik etmeniz mumkun. Saf olmayin, minicik kopeciginizin soyu/sopuna katki degil amac, daha ziyade insanoglunun kendi cikarlari on planda su durumda. Cok insan gordum uzun sure single kaldiktan sonra hayvan sevgisi edinen. Bu yuzuk belki de onlarin hayatini kolaylastirir, her aksam rahat koltuklarindan kalkip mahallede iki tur atma derdinden kurtarir. Simdi bakiyorum da cok mu acimasizim?

18/06/2008

My fair lady...

Yihuuuuu!!! Sonunda FanFanLaTulipe palet ayaklarini Londra topraklarina degdirebildi. English breakfast’i sevemedi, cunku fasulyeler/cokca et onun sabah agiz tadi degildi. Ama cayi pek begendi. Cunku buralarda satilan multinasyonel liptondan umdugunu bulamayinca gittigi Barcelona Teashop bile ona aradigi lezzeti sunamamisti. Cay donemi onun icin kapanmisti artik, cunku umitsizdi.

Birinci tekil sahsa donmek gerekirse, Londra’ya giderken kafamda kurdugum gorulecekler/yapilacaklar listesinin 2 numarali maddesi cay almakti. Marks and Spencer’a girdigimde, kasiyersiz kasalari kesfedince, hele bir de alnimin akiyla caylari barkodlari okuyan aletten gecirip bir de torbalara yerlestirince, sonra denemeler yapip aleti kurcalamaya baslayinca , odemeyi yapip elimde torba cikarken -0- seklindeki agzimi kapatmayi unutunca, bambaska bir boyutta oldugumu anladim.

Birinci maddede su unlu kirmizi cift katlilara binmekti. Routemaster olarak geciyor adi. Bizim bindigimiz ne yazik ki orjinali degildi, her tarafi kameralarla kapli yalanciktan olaniydi. Yine de iki katli ve kirmiziydi, bu maddenin yanina bir cek isareti koyabilirim.

Turistik kliseler yerine getirildi: Big Ben, London Eye, Portobello, Oxford Street, kapandigi icin icine giremeden de olsa Tate, Brick Lane Market, uzaktan Buckingham Palace, parklar bahceler…

Iki gune ne kadar cok sey sigdirmisim, neleri sevmisim: Insanlarinin rahatligini, renk renk olmalarini, esprileri bitmeyen tukenmeyen garsonlarini, tam benlik havasini, karmasasini, nefis cukulatalarini (lokumlu olanlarini gordum, fikir olarak ne kadar guzel, turkish delight, milliyetci damarim tuttu, aldim denedim ve gordum ki tat tam bir felaket!), minicab diye adlandirilan mikrofonlu&kamerali taksilerini, aksanlarini, canayakin ac sincaplarini...

Voili voilou bavulumdan cikardiklarim:



11/04/2008

Today it's raining...



Kendi ic savasimi yasiyorum... Dur desem yer mi?

11/03/2008

"Yapmak zorunda olduğumuz halde bir türlü yapamadığımız kolay işler" Gonca'nin mim sorusuna benim verecegim cevap listesi cok uzun aslinda. BCN'da 6 ay gecti ve ancak gecen ay bir banka hesabim/cep telefonum/sosyal guvencem oldu.Gunumuzde ancak bunlarla varligimizi surdururken, ben cok memnumdum hicbirine sahip olmamaktan. Bir yerde, sosyal baski yasadim, salak yerine konuldum, oysa ki ben mutluydum.

Bunlar aslinda zor isler kapsamina girmiyor, gayet kolaylar aslinda. Banka icin sadece 45 dk, sigorta icin 3 saat (Turkiye'yi aratmadi, bir binadan digerine hoplaya hoplaya gittim, geldim, bir daha gittim),telefon icinse sadece 15 dk. Kontorlu bir telefon aldim, iki haftadir kontorum bitik. Bankomatlardan dolduruluyormus, denedim basarili olamadim. Benim numarami begenmedi dedim, bir daha da denemedim. Sonuc ne? Iki haftadir kimseyi arayamiyorum, varsa yoksa maille haberlesiyorum. Bir hafif hissediyorum kendimi.

Ev islerine girmiyorum bile. Hepsi yapamadiklarim bolumunde. Onun disinda mailler mektuplar yazmali, paketler yollamaliyim. Simdi bahar da geldi buralara, kanim daha da yavas akiyor. Profesyonelligimi konusturmali, listeler ile kendimi sinirlamaliyim, meliyim, maliyim...

14/02/2008

Ella que pasa

Bir yas kadar daha buyumusumdur belki de su gunlerde.


Uzaklardaki hayatimda, "o" gun ise gittigimde sabah belki de turuncu bir balon bulmusumdur masamda, yaninda cukulatalar ve zarf icinde piyango bileti. Tabiki bir sey cikmamistir ama dusunulmek hosuma gitmistir. Dagittigim mozaik pastanin yemyesil tabagi hala daha cekmecemde eve goturulmeyi beklemektedir(belki pazartesi?). Diger taraftaki uzaklardan sevdigim biri gelmistir, o da beni simartmak istemistir. Cok yemis cok icmisizdir, beraber oksurmus, beraber balli sekerlerimizi emmisizdir.

Ilk anti-kirisiklik kremimi almisimdir o gunlerde, citirliktan ciktigimin farkina aynada kremi surerken varmisimdir mutlaka.


Simartilmak yetmemis, bir de kendim kendimi simartmak istemistir, canim armut kokmak istemistir.


Uzunca bir sure yazamamisimdir, hastaymisimdir bir aya yakin bir suredir (cok aksirmis cok tiksirmisimdir - buralarin havasi narin bunyeme iyi gelmemistir), isler yogunmus ama mutluymusumdur.

Mario Benedetti'nin bu siirini kendi sesinden dinlemek cok hosuma gitmistir, bana dokunma kendimi kaybedebilirim yasak ask siiri. Evet, cok hosuma gitmistir.



Paso que pasa
rostro que pasabas
qué más quieres
te miro
después
me olvidaré
después y sólo
solo y después
seguro que me olvido.

Paso que pasa
rostro que pasabas
qué más quieres
te quiero
te quiero sólo dos o tres minutos
para quererte más
no tengo tiempo.

Paso que pasa
rostro que pasabas
que más quieres
ay no
ay no me tientes
que si nos tentamos
no nos podremos olvidar
adiós.


Belki de bu gunler boyle gecmistir.