28/04/2007

Agzimda buruk bir tat kaldi

Bir garip tesadufler zinciri... Mumum allahtan patlatmis pantalonu, yoksa nerden taniyacaktim burdaki 2/2 Turk amca terziyi. Kendisiyle kavgasi hic bitmemis, insan suretinde bir soru isareti olarak girmis hayatin kosesinden, dolanmis, yapamamis, gitmek istiyor simdi. Arsinlamis psikologlarin kapisini, kimse derdine deva bulamamis, sikilmislar/bunalmislar sorularindan. 16 yasinda Kizil Komuniste daha demokratik/daha utopik bir ulke gerekmis, ama bu hayatta gerek-mis, buralara gelmis, tutunamamis dusleri tutmayinca.

-------------------------------------------------------------------------------

Bir haftadir kabuslarima girdi mezuniyette ne giyilecek panigi : Pesimden kosturan elbiseler, havada ucusan puantiyeler, acilip kapanan fermuarlar, gokten yagan dugmeler. Bitmek tukenmek bilmeyen arayis, tam 4 saat surunce artik, “ben”i tuketti.

Bu arada Champs-Elysées’de muthis bir kalabalik. Yorgunum, tukenmisim, sismisim ama duyularim acik. Tini mini teyzeler gibi homurdaniyorum yine simarik Fransizlar ne istiyorlar diye. Bana ne! Metroda balik istifi gidiyoruz, minik kizlar bindi ellerinde pankartlar, sikistirdilar beni, yanaklari turuncu sari mavi. Turuncu armali t-shirtler. Bakmiyorum, e bana ne! Bir rozet bagiriyor ama goguste: 1915 Génocide Armenien, je me souviens (hatirliyorum). They might be Armenians. Bravo sana! Tuylerim diken, ben onlardan da diken, indim metrodan...

No comments: