14/06/2007

Gulun adina...

Pazar gunu, islak/karanlik uzuuunca bir haftadan sonra, saka yapti tepedeki, gunesli bir gun verdi. O gun Bagatelle'de gecirdik tum gunu. Marie Antoinette ve Artois kontu (Louis XVI nin kucuk kardesi) arasindaki basit bir inatlasma sonucu 64 gun icerisinde insa edilmis Folie* d'Artois. Metresler agirlanirmis bu kucucuk satocukda. Bagatelle demek herseyden once gul bahceleri demek. Gul fani degilim, durust olmak gerekirse, ozel gun ve gecelerde gul gibi simge yogun bir cicekten cok isterim ki -illa olacaksa bir cicek- sade olsun, kirlardan kopsun gelsin, gelemiyorsa bile beynimde yabanil cagrisimlar biraksin. Yine de cok sevdim bu gulleri, renkleri, sekillerini.
*Delilik

Oyun bozanlik edecegim, elimde degil, soylemem lazim. Internette sans eseri bir belgesele denk geldim Ekvator'un gul ihracatini konu alan (her zaman soyluyorum, bazen kapilar hep bir konuya acilmak isteniyor).


Hersey gorundugu gibi toz pembe degil iste insanyavrusu! Satin aldigimiz guller her zaman olmasini hayal ettigimiz "ideal" kosullarda yetismiyor, ureticiler kendi "ideal" kosullarini yaratiyor cogu zaman yuzlerce iscinin calistigi seralarda. Ekvator, Guney Amerika'nin en kalkinmis ulkelerinden sayiliyor. Petrol ve muzdan sonra 3. ihracat maddesi gul. Iklim kosullari, deniz seviyesinden 2800 m yukseklik derken, saplar uzun, bizim guller tombul...Ne var ki Kore ve Vietnam'da kullanilan kimyasal silahlarin tarim zararlilarina karsi etkili olduklari bir kere anlasildiktan sonra, ilaclanma bu maddelerle yapilmaya baslaniyor. Iscilerin maske takma zorunlulugu, mesai saatleri disinda ilaclamanin yapilmasi gibi onlemler(!) alinmaya calisilsa da ozellikle deri hastaliklarinin onune gecilemiyor, anne karnindaki cocuklar sakat geliyorlar dunyaya...Is sadece bu kadarla da kalmiyor, saat basi sadece 1 dolar alan bu isciler, just-in-time'i yakalama adina cok zor calisma kosullarina da katlanmak zorundalar ozellikle sevgililer gunu gibi mutlaka kutlanilmasi gereken(!) gunlerde (saat basi 30 demet gibi bir performans beklentisi , beklentiye cevap verememe durumunda sonuclarina katlanma, sendikal hic bir faaliyete katilamama/orgutlenememe vb.). Biliyorum, cok kotuyum.


Ben, yine de, yine de inanmak istiyorum. Sevdicegimin verdigi guller, yemyesil cayirlarda buyumus olsun, cig damlalari ile uyanmis olsunlar uykularindan. Sirf bu yuzden olmasa da, kendi pembe gulumu, kendi minicik balkonumda yetistirmeye karar verdim. Ilk haftadan yapraklari sarardi, sagindan solundan kiriliverdi. Anladim ki derdi ilgi eksikligi, biraz daha fazla gunes+su+arkadas(diger bitkilerin oldugu balkona transfer ettim) derken silkiniverdi, yuzu gozu acildi. Mutluyum, gururluyum!

3 comments:

Mr_TD said...

Ekvator gülleri gercekten süper,ben hatta bunlar gercek mi diye bakmistim,en ufak bir hata yoktu gecenlerde gördüklerimde.

Ama ben yine de ,kokulu gülleri seviyorum,biraz yabani olanlarindan.

Isyerimin hemen karsisinda Volksgarten diye büyük bir park var,sadece güller var.Orada yürümek gercekten ayri bir zevk

http://cafewien.blogspot.com/2006/06/hayatin-renkleri.html

slmlar
TD

Fanfan La Tulipe said...

2006 postunu okudum, super fotolar cicim, tebrik ederim, renklere gore de kategorize etmisin... Bagatelle sehir disinda maalesef, hop isten ciktim, gulleri koklayayim/koklaya koklaya yuruyeyim olmuyor malesef.

Mr_TD said...

isin ilginci o postingin tarihine baktim, bugünmüs :), tam bir sene önce.